28 Ağustos 2008 Perşembe

KLİNİK BULGULAR

Klinik Bulgular

A.Semptom ve Belirtiler: Akut pankrea-titli bir hasta tedaviden bir hafta sonra iyileş-mezse ya da iyileştikten bir süre sonra semptomlar yeniden başgösterirse yalancı kistten şüphe etmek gerekir. Akut pankreatitte ilk belirtiler epigastriumda, ekseriya şişmiş pankreastan ve çevre yapılardan oluşan hassas bir kitlenin (flegmonun) palpe edilmesinden ibarettir. Tekrarlanan muayenelerde flegmonun kaybolduğu görülebilir. Eğer kitle kaybolma-mışsa bunun yalancı bir kist olması ihtimali çok kuvvetlidir.

Vakaların diğer kısmında ise yalancı kist akut pankreatit nöbeti olmadan ve sinsi bir şekilde gelişir.

Prodrom devresinin tipi ne olursa olsun ağrı en sık görülen belirtidir. Hastaların yaklaşık yarısında ateş, ağırlık kaybı, epigastriumda hassasiyet ve palpe edilebilen bir kitle bulunur. Hastalann az bir kısmında koledokun pankreasın içindeki kısmının tıkanmasının bir belirtisi olarak sarılık vardır.

B.Laboratuar Belirtileri: Hastaların yaklaşık olarak yarısında serum amilazında yükselme ve lökositozis vardır. Mevcut olduğunda yüksek bilirübin seviyesi safra tıkanıklığı olduğunu gösterir. Serum amilaz seviyesinin üç hafta kadar yüksek seyrettiği akut pankreatitli hastaların yaklaşık olarak yarısında yalancı kist vardır.

C.Radyalojik Bulgular: Vakaların büyük bir kısmında üst gastrointestinal sistemin baryumla yapılan seri radyografilerinde küçük omentum boşluğunda mide ve duodenumun dönmesine sebep olan bir kitle görülür (Şekil 28-3). Radyografi bulgularına dayanılarak yalancı kist, pankreas şişmesi (flegmon) ve pankreas abseleri ayırdedilemez.

D.Özel Muayeneler: Ultrasonografi ve CT sintigrafi ile solid ve kistik kitleler ayırdedile-bilir. Muayenelerin tekrarlanması ile flegmonun seyri sırasında yalancı kist gelişip gelişmediği takibedilebilir. Karın muayenesi ya da

radyografi ile karnın üst kısmında tesbit edilen kitlenin kistik yapıda olup olmadığını anlamak için araştırmalar yapmak gerekir. Yapı eğer kistik tabiatta ise çoğu zaman pankreasın yalancı kisti ya da nadiren kistik neop-lazm olabilir. Computer tomografi (CT) skenleri radyasyona maruz bırakma ve pahalı oluşu sebebiyle ultrasonografi kadar sıklıkla yapılamaz, fakat çok sayıdaki kistlerin ortaya çıkarılmasında daha üstün bir metoddur.

Endoskopik retrograd pankreatografıde radyoopak madde ekseriya kisti doldurur, bunun lokalizasyonunu ve vakaların %10-15 inde de müteaddit kist olduğunu gösterir. İncelemeden önce, infeksiyon tehlikesi sebebiyle hastaya profilaktik olarak antibiyotik verilmelidir. Yalancı kisti olan sarılıklı hastalara ameliyat öncesinde ERCP yapılmalıdır. Münhasıran yalancı kist araştırılması için sadece birkaç ERCP indikasyonu vardır.

Pankreas hastalıklarının teşhisinde ultrasonografi ve endoskopik retrograd pankreatog-rafinin daha yaygın kullanılması iledir ki küçük ve semptomsuz yalancı kistler ortaya çıkarılmaktadır. Bu subklinik lezyonların tabii hikâyesi şimdilik bilinmiyorsa da nisbeten selim olduğu zannedilmektedir ve burada profilaktik bir cerrahi tedaviye indikasyon yoktur.

Ayırdedici Teşhis

Ayırdedici Teşhis

Pankreasın yalancı kistleri pankreas absesi ve akut pankreas flegmonundan ayırdedilme-lidir. Abseli hastalarda yüksek ateş (39-40 de-ce) ve belirgin lökositozis ile toksik bir klinik tablo vardır.

Nadiren psödokistli hastalarda ağırlık kaybı, sarılık, hassas olmayan palpabl bir safra kesesi görülür ve bunlarda önce bir pankreas kanseri olduğu zannedilir. Ultrasound skennig lezyonun sıvı dolu olduğunu gösterir ve gerçek teşhisi telkin eder.

İster kistadenoma ister kistadenokarsi-noma şeklinde olsun neoplastik kistler bütün pankreas kisti vakalarının %5 ini teşkil eder ve ameliyattan önce psödokistten ayırdedilme-yebilir. Doğru teşhis ameliyatta lezyondan alınan biyopsi ile konabilir.

Ayırdedici Teşhis

Ayırdedici Teşhis

Pankreasın yalancı kistleri pankreas absesi ve akut pankreas flegmonundan ayırdedilme-lidir. Abseli hastalarda yüksek ateş (39-40 de-ce) ve belirgin lökositozis ile toksik bir klinik tablo vardır.

Nadiren psödokistli hastalarda ağırlık kaybı, sarılık, hassas olmayan palpabl bir safra kesesi görülür ve bunlarda önce bir pankreas kanseri olduğu zannedilir. Ultrasound skennig lezyonun sıvı dolu olduğunu gösterir ve gerçek teşhisi telkin eder.

İster kistadenoma ister kistadenokarsi-noma şeklinde olsun neoplastik kistler bütün pankreas kisti vakalarının %5 ini teşkil eder ve ameliyattan önce psödokistten ayırdedilme-yebilir. Doğru teşhis ameliyatta lezyondan alınan biyopsi ile konabilir.

Komplikasyonlar

Komplikasyonlar

A.İnfeksiyon: İnfeksiyon yüksek ateş, titremeler ve lökositozise yol açan nadir bir komplikasyondur. Teşhis akla gelirgelmez drenaj yapılmalıdır. Bazı lezyonlar, ultrasonografi kontrolü altında perkütan olarak yerleştirilen kateterle dışarıya drene edilebilir. Mideye bitişik olan infekte yalancı kistlerde ameliyat yoluyla kistogastrostomi şeklinde bir iç drenaj yapılabilir; bu mümkün olmazsa kist dışa drene edilir çünkü Roux-Y şeklinde yapılacak olan bir kistojejunostomi-nin dikişleri tutmayabilir.

B.Yırtılma: Serbest periton boşluğu içerisine ani perforasyon tahta sertliğinde karın ve şiddetli ağrı ile birlikte seyreden ağır bir şimik peritonit yapar. Bazen yırtılmadan önce yalancı kistte hızlı bir büyüme olduğu farke-dilir. Tedavi periton boşluğunun yıkanması ve yalancı kistin duvarı çoğu zaman iyi dikiş tutmayacak derecede çok gevrek olduğundan yırtılan kistler dışa drene edilmek zorundadır. Yalancı kistin yırtılması vakaların %5 inden azında görülmekte ise de acil müdahaleye rağmen öldürücü olabilmektedir.

C.Kanama: Kist boşluğuna ya da kistin aşındırdığı komşu organ içine kanama olabilmektedir. Kist içine kanama kendini kan kaybından ileri gelen anemia ile birlikte büyüyen karın kitlesi şeklinde gösterebilir. Eğer kist mideye delinirse hematemezis, melena ve nazogastrik aspirasyonda kan görülebilir. Kan kaybının hızlı oluşu eksireya hemorajik şoka yol açar ve mutad olduğu üzere arteriografi yapılmasına imkân vermez. Bununla beraber eğer zaman müsait olursa yapılan acil arteriografi cerrahi tedavi bakımından değerli bilgiler verebilir. Hayat kurtarıcı bir tedbir olarak acil laparotomi gerekir. Kanamanın menşei kist duvarından geçen ve yalancı kist sıvısındaki enzimlerle aşınan splenik ve gastrointestinal arterler olabilir. Eğer teknik bakımdan yapılması mümkün ise kistin ve kanayan damarın eksizyonu kanamayı, dikişle bağlamaktan daha emin bir şekilde kontrol altına alır.

Tedavi

Tedavi

Pankreasın yalancı kistlerinde komplikas-yonları önlemek ve belirtileri gidermek için ameliyat gereklidir. Akut pankreatıt sonucu meydana gelen yalancı kistler kist duvarının olgunlaşması ve dikiş tutacak kadar sağlamlaşması için 4-6 hafta kadar beklenmelidir. Ayrıca, seri halde yapılan ultrasongrafiler yalancı kistlerin yaklaşık olarak %40 inin, meydana gelişlerinin 6.haftası içinde gerilediklerini göstermektedir. Bundan sonra hemen hemen hiç rezolüsyon olmaz ve daha fazla beklenilmesi komplikasyon tehlikesinin artmasına sebep olur. Kronik semptomlu ve yeni pankreatit nöbeti göstermeyen hastalarda gecikmeden ameliyat yapılabilir. Eksizyon, dışa drenaj ve iç drenaj kullanılmakta olan 3 tür cerrahi işlemdir. Yalancı kist olan bir hastada sarılığın sebebi mutat olduğu üzere kistin koledoka baskı yapmasıdır. Psödokistin drene edilmesi genellikle tıkanıklığı ortadan kaldınrsa da bundan emin olmak için ameliyatta kolanjiografi yapmak gerekir.

A.Eksizyon: Eksizyon, en kesin tedavi şekli ise de ancak genellikle bezin kuyruğunda oturan psödokistlerde yapılabilir. Bu tedavi bilhassa bezin baş ve gövdesinin normal kaldığı traumalardan sonra görülen yalancı kistlerde tavsiye edilir. Kistlerin çoğunda ya dış ya da iç drenaj yapmak gerekir.

B.Dış Drenaj: Ağır hastalarda veya kistin duvarı diğer organlara anastomoz yapılmak için yeterince sertleşmediği zaman en iyi tedavi şekli dış drenajdır. İri bir tüb kistin içine sokularak dikişle tesbit edilir ve bunun diğer ucu karın duvarından dışarı çıkarılır. Bazen de açılan kistin dudakları peritona dikilir ve böylece kist "marsüpiyalize" edilmiş olur. Bu teknik geniş ölçüde terkedilmektedir. Dış drenaj hastaların 1/3 ünde bazen cerrahi tedaviyi gerektiren bir pankreas fistülü komp-likasyonu bırakırsa da genellikle birkaç ay içinde kendiliğinden kapanır. Dış drenajdan sonra yeniden psödokist olma sıklığı barsağa yapılan drenajınkinden 4 misli fazladır.

C.İç Drenaj: Tercih edilen metod kistin jejunumdan yapılan bir Roux-Y kangalına (kistojejunostomi), midenin arka duvarına (kis-togastrostomi) veya duodenuma (kistoduode-nostomi) ağızlaştırılması şeklinde iç drenajdır. Tümör bakımından kistin içi teftiş edilmeli ve

buna has biyopsi yapılmalıdır. Ameliyattan önce yapılan retrograd pankreatografı genellikle kistin sınırlarını ve duktal sistemi ortaya koyar. Eğer preoperativ endoskopik retrograd pankreatografı yapılmamışsa ameliyat sırasında kiste kontrast madde verilmek suretiyle film çekilebilir. Bu işlem kistin anatomisini ortaya çıkarmaya yardım ederse de kanal sistemini ancak vakaların %10 unda gösterir. Kistogastrostomi midenin arkasında ve buna sıkı bir şekilde yapışık olan kistlerde tercih edilir. Serbest ve yerçekimine tabi bir drenaj sağlamakta, çeşitli lokalizasyonlardaki kistler için yapılan Roux-Y kistojejunostomisi daha etkilidir. Kistoduodenostomi bezin başının derinliklerinde ve duodenumun iç duvarına bitişik bulunan ve başka teknikle drenajı güç olan kistlerde indikedir. İşlem bir lateral duodenotomi, duodenumun iç duvarından kiste delik açılması ve sonra lateral duodeno-tominin kapatılmasından ibarettir. İç drenajdan sonra kist boşluğu birkaç haftada kapanır. Hatta kistogastrostomiden sonra da ameliyatı izleyen bir hafta içinde serbest diyet verilebilir ve bu zamanda alınan film genellikle sadece küçük bir bakiye kist boşluğunun olduğunu gösterir.

Prognozis

Prognozis

Psödokistin nüksetme oranı %10 dolaylarındadır ve dış drenajdan sonra nüks daha sıktır. Ameliyattan sonra kistten ciddi kanama, daha ziyade kistogastrostomiden sonra görülmekle beraber nadirdir. Bununla beraber vakaların büyük çoğunluğunda psödokistin cerrahi tedavisinden sonra komplikasyon çıkmaz ve ameliyat hemen ortaya çıkan problemleri kesin bir şekilde ortadan kaldırır. Hastaların çoğu sonradan altta yatan kronik pankreatitin bir belirtisi olarak kronik ağrı çekerler.

Aranha GV et al: Evaluation of therapeutic options for pancreatic

pseudocysts. Arch Surg 1982:117:717. Aranha GV et ai: The nalure and course of eystic pancreatic

lesions diagnosed by ultrasound. Arch Surg 1983:118:486. Beebe DS et al: Management of pancreatic pseudocysts. Surg

Gynecol Obuet 1984;159:562. Bradley EL IU: Cystoduodenostomy: New perspeetives. Ann

Surg 1984:200:698. Bradley EL III, Vito RP: Mechanisms for rupture of pancreatic

pseudocysts: A biomechanical evaluation. Ann Surg

1984,200:51. Crass RA, Way LW: Acute and ehronic pancreatic pseudocysts

are different. Am J Surg 1981:142:660. Gerzuf SG et al: Percutaneous drainage of infected pancreatic

pseudocysts. Arch Surg 1984;119:888. Goulet RJetal; Multiple pancreaticpseudocystdisease. AnnSurg

1984;199:6.

28.Bölüm, Pankreas

615

Ravelo HR, Aldreîe JS: Analysis of forty-fıve patients with pseu-

docysts of the pancreas treated surgicaily. Surg Gynecol

Obstet 1979;148:735. Stabile BE, Wilson SE, Debas HT: Reduced mortality from

bleeding pseudocysts and pseudoaneurysms caused by pan-

creatitıs. Arch Surg 1983;118:45.

PANKREAS ABSESİ

PANKREAS ABSESİ

Akut pankreatit vakalarının yaklaşık %5 inde bir komplikasyon olarak ortaya çıkan pankreas absesi, ameliyatla tedavi edilmediği taktirde daima öldürücüdür. Hipovolemik şokla birlikte bulunan ağır vakalarda ve pankreas nekrozunda teşekkül etmeye meyillidir ve bilhassa ameliyat sonrası pankreatitinin sıklıkla görülen bir kompiikasyonudur. Abse oluşumu pankreastaki nekroz kırıntılarına ve kanlı eksudaya sonradan bakterilerin bulaşması sonucu ortaya çıkarsa da organizmaların nerden geldiği bilinmemektedir. Profi-laktik olarak akut pankreatitin erken döneminde antibiyotik verilmesi abse sıklığını azaltmaz.